Şeytan Köprüsü(Devil Bridge)




Bulgaristan'ın önemli turustik yerlerinden biri olan şeytan köprüsü gitmek için yola çıkıyoruz.Ben abim ve babam bana bu yolculukta eşlik ediyor.Avrupa'nın en yeşil ülkeleri arasında bulunan Bulgaristan'ın orman içindeki yollarından ilerliyoruz.Manzarası ve temiz havası şahane olan dağ yollarından ilerlemeye devam ediyoruz.Bulgaristan'ın bulgarca ardino türkçe ismi eğridere olan kasabası ulaştık.İlk defa gittiğimiz için yolu bilmiyorduk.Kasaba küçük sakin güzide kasabalarından bir tanesidir.Burda öğle yemeğimizi yedik.Güveçte kuru fasulye ve tereyağlı pilav çok lezzetliydi.Şeytan köprüsünün nerde olduğunu yemek yediğimiz yerdeki garsona sorduk ve yola çıktık.Kasabadan uzaklaştıkça yol bozulmaya başlamıştı.5 km sonra asfalt yol bitmiş köy yoluna girdik.Yolların çok bozuk olduğundan arabamızı bırakıp yürümeye başladık.Yürüdükçe içimiz açılıyor. Yemyeşil ağaçlarla dolu dağ yolundan yürümeye devam ediyoruz.Kuş sesleri her yerden duyuluyordu.Yürüdüğümüz yerler giderek ıssızlaşmaya başladı.Sanki burası el değmemiş cennet köşelerden biriydi.Ben korkmaya başlamıştım.Çünkü her an ormandan bir ayı,kurt yada yılan çıkabilirdi.Kendi kendime iyiki yalnız gelmemişim diyerek seviniyordum.Yol git git bitmiyordu.Babam sinirlenmeye başlamıştı.Bu geziyi ben istemiştim.Benimde artık ümidim kesiliyordu.Acaba böyle bir yer yok muydu diye düşünmeye başladım.10 km kadar yürümüştük.Ben dönelim dediğimizde babam hayır bulana kadar devam edicez dedi.Korkum giderek artıyordu çünkü ormanın içinden sürekli ilerliyorduk ve hiç birşey görmüyorduk.Sonunda azmin ve sabrın sonucu olarak şeytan köprüsüne ulaştık.Gördüğüm manzaraya hayran kalmıştım.Böyle güzel bir yer daha önce görmemiştim.Bir iki dakika sabit yerimde kaldım.Doya doya bu güzelliği yaşadım.Fotoğraf çektirdik.Hayatımda en mutlu ve en ilginç anım olarak hafızamda kaldı.Bu geziden şunu öğrendim bilmediğin yerleri görmek biraz cesaret biraz sabır gerekiyor.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder