Otomobil Hayat Hikayeleri - MERCEDEs



1876 yılında Nikalaus August Otto, uzun yıllardan beri sürdürülen "Güç Kaynağı" arayışına son vererek ilk dört zamanlı gaz motorunu üretti.Otto’nun yaptığı 4 zamanlı motorda ateşleme alevle yapıldığı için motor devri ancak dakikada 150-200 devire çıkabiliyordu. Kontrollü bir ateşlemesi olmayan bu motor geniş bir uygulama alanı bulamadı.
Otto’nun çalışma arkadaşlarından Daimler , Ottodan ayrılarak kurduğu atölyede sıcak boru ateşlemesi denilen bir sistemi geliştirdi. Boru sıcaklığı ayar edilerek , motor devrini ve çalışmasını kısmen kontrol altına aldı. Böylece motor devrini 800-1000 d/d’ya çıkarmayı başardı. Bu içten yanmalı motorların otomobillerde kullanılabileceğini ortaya koydu. Fakat motorlarda hâlâ yakıt olarak hava gazı kullanılıyordu.
Bundan sonraki çalışmalar havagazının yerine benzinin kullanılmasını sağlamak için ; benzini pülverize ederek hava ile karıştırılması üzerinde yoğunlaştırıldı. Bu amaçla Daimler Almanya
’da , Forest Fransa’da çalışmalar yaptılar. Forest , filit tulumbası esasına göre çalışan ilk karbüratörü yaptıysa da başarılı olamadı.
Daimler ise , havayı sıvı yakıt içerisine iterek yakıtı zerrelerine ayırıp bu zerreleri de ateşlemeden önce sıcak boru temas ettirerek buhar haline getirmeye çalıştı . Sonunda Daimler bu iki prensibi birleştirerek arkadaşı Wilhelm Maybach
 ile birlikte bugünkü modern karbüratörlerin esasını teşkil eden ilk şamandıralı karbüratörü yaptı. 1885  yılında Reitwagen adında bir motorlu bisiklet de üretti.


1885 Daimler Reitwagen

Bu çalışmalar devam ederken Alman mühendisi Karl Benz Daimler'in motoruna kendi bulduğu ilk elektrikli ateşleme sistemini de ekleyerek ticari yönden daha elverişli içten yanmalı motoru üretti. Gottlieb Daimler şamandıralı karbüratör yaparak içten yanmalı motorların gelişmesine katkıda bulunsada yaptığı motoru bisiklet , kayık , at arabası gibi taşıtlara monte etmeye çalışarak Karl Benz’in gerisinde kaldı.
At kullanılmadan kendiliğinden hareket edebilen anlamındaki auto+mobile kavramının ortaya atılmasından sonra ilk otomobilin doğumu, bugün Otto motoru olarak bilinen bu motorun geliştirilmesinden tam 10 yıl sonra gerçekleştirildi. Karl Benz 3 tekerlekli otomobili yaparak fabrika etrafında deneme turları atmıştır. Bu esnada karısı ve işçileri heyacan içinde bağıra çağıra peşinden koştukları bilinir. Ancak araç dört turdan sonra bozulmuştur. 9 ocak
 1886 tarihinde Manheim'li fabrikatör Karl Benz, Berlin'deki imparatorluk Patent Bürosu'na baş vurarak "Gaz motoruyla hareket eden araç" için patent hakkını aldı.
Aynı yıl "Kendi kendine hareket eden otomobil" rüyasıyla uğraşan bir başka kişi, Gottlieb Daimler
, Stuttgart yakınlarındaki Cannstat kasabasında önemli bir başanya imzasını attı: Gottlieb Daimler ilk motorlu otomobilini denedi.
Birbirine çok yakın mekanlarda, ancak birbirlerinden habersiz olarak otomobillerini geliştiren Daimler ve Benz buluşlarıyla yeni bir çağın açılmasına, dünyanın tam anlamıyla harekete geçmesine neden oldular.
Daha sonraki yıllarda Karl Benz'in şirketi "Benz&Cie" ve Gottlieb Daimler'in şirketi "Daimler Motoren - Gesellschaft" birbirlerine rakip olarak otomobil ürettiler.
İlk otomobillerin çoğu , dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor , önce durup sonra geriye doğru inmeye başlıyordu. 1893
’de yapılan Benz Victoria marka arabada bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı . Bu düzenek tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu.
Benz Fabrikası 1896
’ya kadar 130 araç üretti. 1894 yılında piyasaya sürülen Benz Velo önemli sayıda satılan ilk araç olmuştu.


 
Kullandığı logolar



Mercedes ve Benz firmalarının birleşmesini gösteren afiş


1897  yılında Fransa'nın Nice kentinde yaşayan Avusturya'lı tüccar ve Avusturya'nın Nice Başkonsolosu Emil Jelinek, Daimler fabrikasını ziyaret ederek bir otomobil satın aldı. Uluslararası finans dünyası ve aristokrasi ile iyi ilişkiler içinde olan Jellinek, Daimler otomobili ile Fransız Riviera'sında büyük ilgi topladı. Daha sonra Jelinek 1899'da 23 beygir gücünde motorla donatılmış bir Daimler yarış otomobiline büyük kızı Mercedes 'in adını vererek bu araçla Nice'de bir yarışa katıldı ve birinci oldu. Bu başandan sonra Jelinek, Daimler fabrikasına 36 otomobil sipariş verdi ve bu araçların "Mercedes" adını taşımalarını şart koştu.
Emil Jelinek'in elde ettiği satış başarısı üzerine
Daimler, 1901 yılından itibaren ürettiği araçları "Mercedes" olarak adlandırmaya karar verdi. Mercedes İspanyolca konuşulan ülkelerde çok kullanılan bir isimdir. Kelime olarak da Mars gezegeninin İspanyolca adıdır. Lütuf ve zerafet anlamına da gelmektedir. 23 haziran 1902 tarihinde Mercedes marka adı olarak tescil edildi. 26 eylül 1902 tarihinden itibarende kanunlarca koruma altına alındı.
BMW bugün dünyanın en yakışıklı arabası olarak ünlenmişken Mercedes te dünyanın en akıllı arabası olarak ünlenmiştir.

 



Almanya'da üretilen Mercedes 23 haziran 1902 tarihinde Mercedes, marka adı olarak tescil edilmiş ve 26 eylül 1902 tarihinde de kanunlarca koruma altına alınmıştır.
Mercedes ve Benz firmaları 1926 yılında birleştirilmesi Nereden Geliyor? Daimlerin ortağı olan Emil Jellinek'in kızı Mercedes ve Karl Benz'in soyisminden türeyen bir isimdir Mercedes Benz.
Kurucusu:Gottlieb Daimler -- Karl Benz
Amblemin anlamı : Şirketin kurucusu Gottlieb Daimler, Deutz'daki motor fabrikasındaki görevinin ilk yıllarında, Köln ve Deutz manzaralı evinin tepesine bir yıldız amblemi koymuş, eşine yazdığı mektuplarda bu yıldızın günün birinde başarıyı ve gücü temsil edeceğini ve fabrikasının üzerinde parlayacağını söylemişti. Yıldız Daimler'in, motorlu araçların "karada, suda, havada" evrenselliğini simgelemektedir.
              
              

             

MERCEDES-BENZ MÜZESİ

 
Stuttgart’taki Mercedes-Benz Müzesi, 160 araçlık koleksiyonu ve sayısız sergi örneğiyle başlangıcından bugüne otomotiv tarihini yakından tanıma fırsatını sunuyor.
Müzede, ilk dikkat çeken şey binanın kendisi. Öyle ki, müzede otomobil tarihi turları dışında mimari turlar da düzenleniyor. UNStudio’nun yaptığı tasarım bir çok ödülün de sahibi.
Yukarıdan aşağıya doğru gezilen müzede, kronolojik düzenlenmiş “Efsane” ve tematik “Koleksiyon” bölümleri bulunuyor. Koleksiyonlar oldukça geniş pencereli odalarda günışığında sergilenirken, Efsaneler ise korunaklı ve ışıklandırmalı odalara yerleştirilmiş. Müzeyi gezerken her iki bölüm arasında her an geçiş yapmak mümkün. Efsane ve Koleksiyon bölümleri en alt katta “Gümüş Oklar: Yarışlar ve Rekorlar” odasında birleşiyor. Fakat turumuz burada bitmiyor. Müzenin hemen yanındaki Mercedes-Benz fabrikasını da gezmek mümkün.
Müze tasarlanırken, tamamında engelliler de düşünülmüş. Engelli ziyaretçiler tek başlarına rahatça bütün müzeyi gezebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder